3 Haziran 2008 Salı

Hastanenin geniş kapısından sık ama minik adamlarla içeri adımını attı.Burası acilin kapısı gibi kalabalık olmayan daha çok önemli devlet büyüklerinin hastahaneye kaldırılırken kullanılan hasta girişi ya da klinikleri ön cephede kalan doktorların kullandığı bir devlet hastanesine ya da herhangi bir hastaneye göre ıssız bir girişti. Topuklarının sesleri mermer holde yankılandı. Bekleme koltuklarının yanında tekerli sandalyede iki yaşlı adam gözlerini ona dikti. Yaşlı...yaşlı ...dedi kendi kendine... Yaşıtlarım diye düzeltti sonra kendini. Adamlardan bir tanesi ona gülümseyince Faina'nın içini bir panik sardı "acaba eski bir arkadaşım mı? Faina da ona hafif, belli belirsiz, kafa karışıklığını yansıtmamak için uydurulan nemli dudaklarının büzülerek hafifçe aralandığı bir tebessümle cevap verdi. Tekrar hızlandı. Bu gün hayatı ya yeniden başlayacak ya bitiecekti.Asansöre doğru yürürken topuklarının sesi daha da yüksek çıkmaya başladı. Tayyörünün siyah dar eteği kalçasına doğru toplanıyor, siyah uzun saçları sırtına sürtürenerek onu daha da gerginleştirimeye çalışıyordu. Hiç birine boyun eğmedi en sonunda. o güne varmış olmanın rahatlığında 72 yaşın verdiği duygu dinçliği içersindeydi. Ölüm ya da hayat, aşk ya da veda. Eninde sonunda herşey yaşamın bir parçasaydı. Bu kayıtsızlık yıllar yılı kalbinin kırıkları ve kayıplarıyla elde edilmişti. Yaşlılığın sonsuz nimetlerinden biri.
Çok da yaşlı değildi aslında. Kalben yaşlanmıştı ama bir o kadar dinginleşmişti. Sağlığı fena değildi, bir kaç renkli hap alıyordu ki hayata boyunca da almıştı zaten. Sadece bir mesela kalmıştı onun kafasında onu da halletse yazlık bir yere çekilebilir geceleri yıldızlara gündüzleri bulutlara bakarak vakit geçirebilir ve tüm bunları yaparken de hiçolmadığı kadar huzurlu olabilirdi. Sadece o son mesele de hal olsun onu hayatın çıkmazlarında tutan her şey biticekti .
Asansöre varmak üzereyken, Çocuk kliniğinden minik bir kaçak bir anda kafasını kapının arkasından boynuna kadar gözükcek şekilde uzattı. Faina bu sefer hastaneye geliş nedeni unutmuşçasına tatlı bir tebessüm yolladı. Hşşt dedi ufaklık kimseye söyleme.
Faina anlam veremedi.
Derken beyaz çoraplı iki küçük ayak ve beyaz hastene pijamalı sıska bacaklar kapıdan dışarı adımını attı. Hızlı hızlı geniş kapıya doğru koşuyordu. ayakları mermerde kayıyor son anda dengesini sağlıyor ve hiç umursamadan var gücüyle hayatı için koşuyordu. Faina ne yapacağını bilemedi. insanların kararlarına saygı duyardı ama o 5 yaşındaydı. Neyseki kliniğin açık kapısı girişteki dev kapıyla cereyan yapınca şiddetlice çarptı ve minik kaçak son anda yetişen bir hemşire tarafından kurtarıldı.
Faina asansöre bindi ve o'nun yanına çıktı. Genç bir kadının anıları, yaşanmışlığın izleri ve beklentisizliğin huzuruyla.

Hiç yorum yok: